-
1 koca
Iмуж, супру́гkocaya gitmek или kocaya varmak — вы́йти за́муж
IIkoca ya vermek — вы́дать за́муж
1) огро́мный, грома́дныйkoca memleket — огро́мная страна́
2) ста́рый, пожило́й3) взро́слыйkoca kız — взро́слая де́вушка
4) вели́кий, знамени́тый; почтённыйkoca şair — вели́кий поэ́т
◊
koca harfler — прописны́е бу́квы -
2 koca
муж (м)* * *Iмуж, супру́гkoca bulmak — найти́ му́жа
kocaya gitmek — вы́йти за́муж
kocaya kaçmak — сбежа́ть с мужчи́ной
kocaya varmak — вы́йти за́муж
IIkocaya vermek — вы́дать за́муж
1) грома́дныйkoca salon — огро́мный зал
koca gemi — грома́дное су́дно
2) ста́рый, пожило́й3) вели́кийkoca şair — вели́кий поэ́т
-
3 koca
husband. - bulmak to find a husband. -ya kaçmak (for a woman) to marry. -ya varmak (for a woman) to marry. -ya vermek /ı/ to marry off (a woman). -
4 vermek
",-ir 1. /ı, a/ to give (something) to. 2. /ı, a/ to hand (something) to. 3. /ı, a/ to bequeath or leave (something) to. 4. /ı, a/ to attribute (something) to (someone´s state of mind). 5. /ı, a/ to turn (something) toward (something). 6. /ı, a/ to give (a daughter) in marriage (to). 7. /ı, a/ to give (oneself) over to (doing something deleterious). 8. /ı, a/ to abandon (oneself) to, give (oneself) over to (a pursuit). 9. /ı, a/ to lean (something) against (something). 10. /ı/ to give birth to. 11. /ı/ to produce, yield. 12. /ı/ to hold (a party, banquet); to give (a concert). 13. When suffixed to another verb it can indicate rapid or sudden action: Şeniz orada temizlik yaparken o koca kütüphane tam üzerine yuvarlanıvermesin mi? Here´s an incredible piece of news: while Şeniz was busy cleaning, that huge set of bookshelves suddenly toppled right on top of her! 14. When suffixed to another verb it can indicate a polite request: Oğlum bana bir çay getiriver! Bring me a glass of tea, there´s a good lad! Ver elini.... So then I went to..../And then I´ll go to...: Ankara´ya gideceğim, orada üç gün kaldıktan sonra ver elini Kayseri! I´ll go to Ankara; then three days later I´ll head for Kayseri. Vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut? proverb If God doesn´t grant you prosperity and skill, what can you do? Verip (de) pişman olmaktan, vermeyip (de) düşman olmak yeğdir. proverb It is better to refuse to give someone something and make an enemy of him than to be generous and regret it later. verip veriştirmek /a/ to give (someone) a good dressing down, give (someone) down the country." -
5 زوج
Iزَوْج1. avratAnlamı: kadın, eş, karı2. zevçAnlamı: kadının nikâhlandığı erkek, koca, eş3. kocaAnlamı: bir kadının eşi4. karıAnlamı: eş, zevce, refika5. helâlliAnlamı: nikâhlı eş6. zevceAnlamı: erkeğin nikâhlandığı kadın, karı, eş, refika7. adamAnlamı: eş, koca8. hatunAnlamı: eş, zevceIIزَوَّجَ1. vermekAnlamı: evlendirmek2. evlendirmekAnlamı: evlenmesini sağlamak3. yapmakAnlamı: evlendirmek -
6 زوج
adam; avrat; evlendirmek; hatun; helâlli; karı; koca; vermek; yapmak; zevce; zevç -
7 er
er s\ere gitmek [o varmak] heiratenkızı \ere vermek die Tochter verheiraten\er geç früher oder später\er sabah kalkmak morgens früh aufstehenerken kalkan yol alır, \er evlenen döl alır ( prov) Morgenstunde hat Gold im Munde
См. также в других словарях:
koca — 1. is. Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç Koca işinden çıktıktan sonra, borç boğazı aştı. R. N. Güntekin Birleşik Sözler kara koca karı koca Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller koca bulmak kocaya gitmek kocaya kaçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oynamak — nsz 1) Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. H. R. Gürpınar 2) Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek Babalar çocuklarının yanında rakı içer,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Liste Swadesh Du Turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Liste Swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Liste swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Turc (liste Swadesh) — Liste Swadesh du turc Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğ — sf. 1) Pişmemiş veya az pişmiş 2) Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık) Koca Mustafapaşa daki berber Selim in aynası karşısında çiğ renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı. R. H. Karay 3) mec. Yersiz ve yakışıksız Bu, benim gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayamak — i, e 1) Yaslamak Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. Ö. Seyfettin 2) Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. S. F. Abasıyanık 3) Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
er — 1. zf., hlk. Erken Er sabah kalktım ki sular çağlıyor. Halk türküsü Birleşik Sözler er ekmeği er geç 2. is. 1) Erkek Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir ere verilen Zeynep in hissesi ayrılmıştır. T. Buğra 2) İşini iyi bilen, yetenekli kimse… … Çağatay Osmanlı Sözlük